Adrian Belew Power Trio. E. Self Released. 2009

Müzikal genlerimizin hücre çeperlerinde hiç çıkmamacasına derin ve haysiyetli izler bırakan, rock müziğinin çoğul katmanlı coğrafyasında kendine has kimyasıyla farklı bir yer edinmiş ve her daim farklı güzergahlarda kimlikli, ilerici ve araştırmacı bir seyrüseferin kaptanlığını yapmış gruplardan biri olarak King Crimson’ı anarak değerlendirme yazımıza da bir giriş yapmış olalım. Çıkınlarımızda biriktirdiğimiz binbir türlü en iyiler listelerinin içine envayi çeşit yoldan sızabilecek çokça çalışmaya imza atmış King Crimson’ın bu satırların yazarı için de, mevkisine diğerlerinin pek rahatlıkla yaklaşamayacağı özel bir yeri olduğunu da belirtmeden geçmek istemem; bir nev-i müzikal vefa borcumuzun yazınsal ödemesi diyelim.İnsanın kendini hayat memat meseleleriyle sorguladığı, farklı ve...

Pan Sonic – Keiji Haino. Shall I Download A Blackhole And Offer It To You – Blast First. 2009

Sonsuz ve aritmik bir döngüselliğin gölgelerinde çırpınan bizler için, inançlar her daim aklımıza yatar derecede elle tutulur bir mantıkla örtüştüremediğimiz varlık ve yaratılış kökenli sorularımız için dimağımızı rahatlatan açık kapılar bırakabilme nitelikleriyle, sıklıkla benliğimizi sarmaladığımız manevi korunaklar olmuştur. Bu yönüyle insanın kendini ve varlık nedenini sorguladığı her yolculuk, kenarından köşesinden mistik, gizemli, karanlık ve gizli patikalarla örülmüş bir içsel güzergah oluşturmaya meyletmiştir. Bu yol da aslında Descartes’ın “Cogito, ergo sum” izleğinde en somuta indirgenen düşünme eylemi ile de kesişerek ve belki de belirsizliğin sarmalından kaçınabilmek adına kendi genelgeçer kabuller listemize dahlederek, zihinlerimizde onlarca karartılmış alan ve tabaka meydana getirmiştir. Ve...

Proudpilot. Monsters Exist. Peyote. 2009

Evet, canavarlar etrafımızda, canavarlar içimizde ve hepimiz vampir ( sömürücü ) olduğumuz gibi hepimiz canavarız. Uygar ve bilinçli canavarlar… İlkel atalarımızın genlerini taşımakla birlikte genelde uygarca, akıllıca hareket ederiz ama bir şey bizi derinlemesine tetiklerse, zıvanadan çıkarsak, içimizdeki canavar harekete geçer ve engel tanımaz, savaşlarda, çatışmalarda, kavgalarda, toplu histeride, şiddette, baskıda, zulümde, toplumsal sömürüde kendini gösterir…Bu satırlar İş Bankası Yayınları’ndan çıkan bir nehir söyleşi kitabından alıntı : “Bir Levanten Şövalye – Giovanni Scognamillo Kitabı”. Ekin / Pınar Üzeltüzenci kardeşler ve Kaan Akay’dan kurulu Proudpilot’ın bu yıl Peyote etiketiyle yayınlanan ( Replikas’ın Zerre’si sonrası Peyote’den alkışa mazhar ikinci sürüm ) albümleri...

Zi Punt. Nudge Nudge. Elec-Trip. 2008

Üstü kapalı bir misyonun uzantısı olarak blogumuz dahilinde zaman zaman kulak kabarttığımız yerli çalışmalara da yer verme gayretimizin ikinci adımı mahiyetinde ( Portecho’yu takiben ) Zi Punt’un yine Elec-Trip etiketiyle 2008 yılında çıkardığı “Nudge Nudge” isimli çalışmasını da nazar-ı dikkatimizin dar delikli süzgecinden geçirip sizlere aktarmak niyetindeyiz. Uzunca zamandır akıl köşemde pusuda yatan bu çalışmayı Bağdat Caddesi, Kadıköy ara sokakları, Bostancı ve bilumum sahil yollarında arabamın ön camları açık, sunroof “let the sun shine in” konumunda ve volume denilen tuş hoparlörlerden ilk deforme ses gelmeye başladığı yüksek seviyede sabitlenmiş bir durumda fazlasıyla hatmetmiş ve etrafla da biraz etraflıca üleşmiş durumda...

Vladislav Delay. Tummaa. Leaf. 2009

Uzunca bir ara vermiş olsak da asli istikametimizde bir değişiklik olmadığından son durağımızdan yolculuğumuza devam edelim isteriz. Beriki yazılarımızda ismini çokça neşrettiğimiz güzide müzisyen Sasu Ripatti’nin farklı gölgelerinden bu satırların yazarına en yakından düşen alt kimliği ile, Vladislav Delay olarak 2007 yılında yayınladığı “Whistleblower” sonrası ilk çalışması olan “Tummaa” mercek altına koyacağımız albümün adı.Ripatti Fin bir müzisyen olmasına rağmen uzunca bir süre Berlin’de ikamet ettikten sonra bu albüm çalışmaları sırasında tekrar ana yurduna dönmüş. Albümün çalışmaları ise her gün sadece birkaç saat için gün ışığının boy gösterdiği aylarda ( aralık – ocak – şubat dönemi ) gerçekleştirildiğinden, fince karanlık anlamına...

AGF. Dance Floor Drachen. AGF Producktion. 2008

Antye Greie Fuchs’un ( aka AGF ) dünyasına biraz daha yakından bakmamız gerektiğini düşünerekten kaldığımız yerden devam edip kulaklarımızı geçen yıl dijital olarak yayınlanan “Dance Floor Drachen” çalışmasına kabartıyoruz bu defa da. AGF’nin 5. solo albümü web üzerinden ücretsiz indirilebilen son dönem çalışmalarından ( Radiohead, Nine Inch Nails ) biraz daha farklı ve derin bir değerlendirmeyi hakediyor. AGF’nin kendi etiketinden AGF Producktions ) yayınladığı bu çalışma aslında daha geniş çaplı bir projenin ve sorgulamanın bir ayağı olarak nitelendirilebilir. Temel soru “günümüzde üretilen müziğin değerine” ilişkin. Çalışmayı internet üzerinden ücretsiz indirebiliyor olmanıza rağmen talep edilen, çalışmaya kendinizce bir değer biçip istediğiniz...

AGF / Delay. Symptoms. Bpitch Control. 2009

Müzikal ajandamıza yılın ilkyarısında Bpitch Control ( Ellen Allien ablamızın ve şürekasının yayın merkezi ) etiketiyle düşen çalışma, çokça lakap sahibi Fin Sasu Ripatti ( aka Vladislay Delay, Luomo, Conoco, Sistol, Uusitalo ) ile aynı zamanda eşi de olan Antye Greie-Fuchs’un 2005 tarihli “Explode” albümü sonrası ikinci ortak üretimleri. Elektronik müziğin tatbiki coğrafyasının farklı bölgelerinde sıklıkla adından sözettiren çalışmalara imza atan ikiliden Sasu Ripatti’yi ziyadesiyle Vladislay Delay ve Luomo ( bu isimle birkaç yıl evvel Phonem by Miller kapsamında Babylon’u da ziyaret etmiş ve eklektik bir minimal deep/tech house seti çalmıştı ) adıyla yaptığı çalışmalardan hatırlıyoruz. AGF ise sanıyorum ki...

Mika Vainio / Lucio Capece. Trahnie. Editions Mego. 2009

Finlandiya’nın medar-ı iftiharı Pan Sonic yarısı Mika Vainio ile Arjantin orjinli avantgarde soprano saksafoncu Lucio Capece’nin ortak çalışmaları aslında müzikal ve coğrafi yelpazenin birbirine olabildiğince uzak dilimlerinde yeralan bu iki ismin ( birlikte altına imza attıkları ilk çalışmaları ); kaotik, sert mizaçlı ve tavizsiz atışmalarının işitsel bir izleği niteliğinde. Doğaçlamanın, sonik deneylerin, değişken frekansların, gürültünün, zaman zaman sakin ama yeri geldiğinde boyundan posundan çekinmeden ortalığı toz duman eden ses kırıntılarının birbirine sarmalandığı albüm bir saate yaklaşan süresi boyunca detaycı bir kulak verişi fazlasıyla hakediyor. Albümdeki Mego etiketi ise adeta yıldızlı pekiyi olan karnemize öğretmenimizin düştüğü motive edici kanaat notu gibi...

Elegi. Varde. Miasmah. 2009

Elektronik müziğin önemli kesişim kümelerinden birinin klasik müzik olduğunu belirtmişken, son dönemde bu tarz işler arasından sıyrılarak dikkatimi celbeden bir albümü de mercek altına yatırmak istedim. Norveçli müzisyen Tommy Jansen’in Elegi takma adıyla 2007 yılında yine aynı etiketten ( Miasmah ) yayımladığı “Sistereis” sonrası bir üçleme olması muhtemel serinin ikinci albümü olan “Varde”den bahsediyorum. Aslında “Varde” dip toplamda klasik müziğin elektronik altyapı ve kurgu üzerinde karakterini daha baskın ortaya koyan bir kompozisyona sahip. Daha ziyadesiyle bir üvertür denemesi ve hatta bir ağıt ( requiem ).Jansen diğer çalışmasında olduğu gibi bizi yine geçmişin tozlu sayfaları arasında puslu ve karanlık bir yolculuğa...

Tomasz Bednarczyk. Painting Sky Together. Room40. 2009

Günümüzde minimal elektronik müziğe ilişkin üzerine eğilinmesi gereken çarpık yorumlardan birinin; bu yelpazede kendine yer bulan çalışmaların yapıbozuma açık, tek yönlü ve yapay bir kurgusallık alanında yarattıkları öte-gerçeklik dünyasının müzikal yansımalarının; sıklıkla hislerimize dokunmaktan uzak, kimliksiz ve derinliksiz olduklarına ait katı düşünce tarzı olduğunu düşünüyorum. Olağandır ki sevgilimiz başını omuzlarımıza yasladığında dur sana laptopumdan nefis bir Fennesz parçası dinleteceğim demek ilişkinin sadece o anını değil geleceğini de riske atabilir. Ancak müzik olgusunun özünde yer alan “ses” kavramı üzerine odaklanan çok yönlü ve sorgulayıcı bakış açılarının da bizlere keşfedilmemiş tazelikler sunabileceğini es geçmemek gerekir. Sanırım böyle olmasaydı minimal(ist) / deneysel elektronik...