Proudpilot. Monsters Exist. Peyote. 2009

Evet, canavarlar etrafımızda, canavarlar içimizde ve hepimiz vampir ( sömürücü ) olduğumuz gibi hepimiz canavarız. Uygar ve bilinçli canavarlar… İlkel atalarımızın genlerini taşımakla birlikte genelde uygarca, akıllıca hareket ederiz ama bir şey bizi derinlemesine tetiklerse, zıvanadan çıkarsak, içimizdeki canavar harekete geçer ve engel tanımaz, savaşlarda, çatışmalarda, kavgalarda, toplu histeride, şiddette, baskıda, zulümde, toplumsal sömürüde kendini gösterir…

Bu satırlar İş Bankası Yayınları’ndan çıkan bir nehir söyleşi kitabından alıntı : “Bir Levanten Şövalye – Giovanni Scognamillo Kitabı”. Ekin / Pınar Üzeltüzenci kardeşler ve Kaan Akay’dan kurulu Proudpilot’ın bu yıl Peyote etiketiyle yayınlanan ( Replikas’ın Zerre’si sonrası Peyote’den alkışa mazhar ikinci sürüm ) albümleri “Monsters Exist”i dinlerken farklı alanlarda 50’nin üzerinde kitap yazmış olan bu kült figürden de ( “Canavarlar, Yaratıklar, Manyaklar” isimli kitabı bunlardan sadece biri ) esinlenmem hoş karşılanmalı kanımca.

Aslına bakılırsa Proudpilot’ın toplam süresi 40 dakikayı ancak bulan bu kısa süreli yolcuğulu kişisel müzik tarihçemin oldukça fazla sayıdaki duyargasını titreten bir hayli sinyal göndermekten bir adım geri atmadı desem ve bunu albümün bana aksettirdiği çoklu referans listesinin kabarıklığı anlamında üçlü için bir artı puan olarak değerlendirsem ve bu girizgahı artık burada bitirsem…Mantıklı.

Grubun albüm sonrası internetten erişilebilir kıvamdaki bazı değerlendirme yazıları arasında yaptığım çalışma esnasında fazlasıyla grup adının zikredildiğini görmek albümün dinleyenlerde paralel bir tetikleme yaptığını da gösteriyor. Deneysel / alternatif rock kategorisine dahil edebilsek de yanına benzer bir çalışmayı tek başına rahatlıkla koyamadığımız “Monsters Exist” belli ki müzikle iyice hemhal olmuş üç ismin kendi çok katmanlı, derinlikli ve algı çıtası yüksek geçmiş kulak tınıları repertuvarlarının yüksek oktanlı bir yansımasını içeriyor. Noise estetiği kendilerinin ekstra altını çizdikleri bir katkı alanı başlığı olarak belirginleşse de; progresif rock, krautrock, drum’n bass, post rock, acid rock ve rahatlıkla biraz daha genişletebileceğimiz geniş bir yelpazenin üzerinde kurgulanıyor Proudpilot’ın müziği. Parçaların çoğu ilk bakışta kökensiz, dilsiz, kimliksiz gibi görünse de adım adım, bir bütünlük de içermek suretiyle kulaklarımızın pas tutan derin kıvrımlarına nüfuz etmeyi beceriyorlar.

Minnoş dili dedikleri çalışılmış / uydurulmuş arası bir dil, ek bir enstrüman kimliğinde kullanılan kesik vokaller, güçlü bir davulun üçlü arasındaki dengeyi bozmadan başını çektiği ritimler eşliğinde, gotik / karanlık synthler ve melodik bas dokunuşları etrafında örülen sarhoş edici ( zaman zaman agresif ) ritmik döngüler…Samimi, içten, dürüst, rutin dışı ve dosdoğru bir müzik; bir anlamda içgüdüsel ve emprovize. Grubun 10 yıla yaklaşan gitmeli gelmeli birlikteliklerinin nihayetinin bir albüme evrilebildiğine şahitlik etmek sancılı bir alternatif müzikal coğrafyada soluyan bizler için ek oksijen deposu kaynağı niteliğinde adeta.

Albümün tamamına yakını altını gayretle çizmeye çalıştığımız kalite çıtasının üzerinde konumlanırken, özellikle açılış parçası “Astroaunt”, vokallerin daha kulağa gelir bir kıvama ulaştığı “Hardcore”, “Gang Land”, “You Do, I Make” ve “Dellule”, gruba dışarıdan tek müdahalenin geldiği “Ciao!” ( bu parçada Gökhan Goralı enfes bir gitar katkısı sunuyor albüme ) kantarımızda kendileri biraz daha ağır çeken parçalar olarak sıralanabilir. Üçlü Roll dergisinden Cem Sorguç’a verdikleri röportajda kalabalık bir geçmiş zaman olurki dinlemesi cihana değer isimler listesi zikretmişler. Aklımda kalanlar arasında Stereolab, Ozric Tentacles, Cranes, Cocteau Twins, King Crimson ve JethroTull var ki sanıyorum bu liste örtüşmesi “Monsters Exist”i bu denli sevmem ve ondan da öte kendime çok yakın bulmamın odak noktasını oluşturuyor. Ancak albümdeki birkaç parçayı dinlerken beni hep aynı yerlerde çarpıp sersemleten bir başka isim var ki ona grubun herhangi bir notunda yada bir yazıda rastlamadım: 80’lerin ilerici etiketi 4AD listesindeki en ağır isimlerden biri olan Xmal Deutschland’ın tüm zamanların en başarılı gotik rock albümlerinden biri olduğunu düşündüğüm “Fetisch” adlı çalışması. Müzikal içerik ne kadar örtüşür tartışma götürür olsa da, müzikal imgelemimde Proudpilot’ın bu çalışması beni sıklıkla bu albüme götürdü.

Atlas pasajındaki dükkanının eski müdavimlerinden biri olduğum ve vakti zamanında 103.8 Dinamo frekansından takipçi kulaklara farklı notalar uçurduğumuz Kaan Akay ( aka Golem ) ve Üzeltüzenci kardeşlerin ortaya çıkardıkları çalışma sıradan bir övgünün ötesini hakediyor. Ne kadar ekmek o kadar köfte denkleminin her daim işlemediğini; sebat, gayret ve içtenlikle de çizgi üstü işler yaratılabileceğinin aşikar bir ispatı olan çalışma için albümü yayınlayan Peyote de koca bir tebriği hakediyor.

Bu gönderiyi paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir