Julia Kent.Asperities.Leaf

Kanadalı çellist Julia Kent’in 4. stüdyo albümü fazlasıyla karanlık, duygusal atmosferi yoğun, sinematik referansları kuvvetli epik bir ağıt niteliğinde. Albüm boyunca çellonun içimize dokunan nahif yolculuğuna dozunda minimal ve hafif deneysel dokunuşlar eşlik ediyor. Melodik ve ritmik kurgunun bir adım geri planda durduğu albümde, olabildiğince sade ve süssüz bir müzikal dil hâkim. Çellonun ağır, koyu ve ekolu tınılarına eşlik eden diğer yaylı partisyonlarının yarattığı hüzünlü ve biraz gergin arka plan övgüye değer. Kent’in korkusuzca ve biraz da rahatsızlık verecek şekilde önümüze açtığı sayfalarda insan ruhunun kötücül yansımalarını görmek olası. Ruhun sert köşetaşlarının müzikle yoğrulup, sindirilebilir küçük lokmalar haline getirildiği parçalarda bir tutam Nils Frahm zerafeti, bir tutam da David Darling yalnızlığı bulmamanız imkânsız. Yaşamdan ölüme dek uzanan meçhul hayatlarımızın işitsel bir dökümanı kıvamındaki Asperities, karakıştan eve hapsolunan günler için iyi bir eşlikçi.

Vladislav Delay. Tummaa. Leaf. 2009

Uzunca bir ara vermiş olsak da asli istikametimizde bir değişiklik olmadığından son durağımızdan yolculuğumuza devam edelim isteriz. Beriki yazılarımızda ismini çokça neşrettiğimiz güzide müzisyen Sasu Ripatti’nin farklı gölgelerinden bu satırların yazarına en yakından düşen alt kimliği ile, Vladislav Delay olarak 2007 yılında yayınladığı “Whistleblower” sonrası ilk çalışması olan “Tummaa” mercek altına koyacağımız albümün adı.Ripatti Fin bir müzisyen olmasına rağmen uzunca bir süre Berlin’de ikamet ettikten sonra bu albüm çalışmaları sırasında tekrar ana yurduna dönmüş. Albümün çalışmaları ise her gün sadece birkaç saat için gün ışığının boy gösterdiği aylarda ( aralık – ocak – şubat dönemi ) gerçekleştirildiğinden, fince karanlık anlamına...

September Collective.All The Birds Were Anarchists.Mosz.2007

September Collective’in ismiyle de dikkat çeken albümlerini dinlemeye başladığımda kim olduklarına ilişkin en ufak bir bilgim yoktu. Hatırladığım kadarıyla albümle ilk temasımı tetikleyen, çalışmayı 2007 yılında kendi kataloğundan yayınlayan Mosz etiketine eski zamanlardan bu yana duyduğum karşılıksız ilgiydi. Daha sonra kimdir, nedir diye bakarken şimdi sıralayacağım üç isimle karşılaşınca albüme ilişkin müzikal beklenti çıtamı biraz yükseklere set ettim elbette. Dile kolay Barbara Morgenstern olacak, Stefan Schneider yanına gelecek; yetmeyecek bir de Polonyalı Paul Wirkus üçüncü eleman olması için kandırılacak; sonra da September Collective olunacak, bravo. Barbara Morgenstern malumunuz Monika Enterprise, Leaf gibi etiketlerle fazlasıyla haşır neşir; naif / melodik elektronika soslu...