Ryuichi Sakamoto: Japon Çakısı!

Her başlangıç biraz zor, hele bir de hakkında üç beş kelam etme gayretinde olduğunuz kişi her parmağında ayrı marifetten mürekkep üretken bir isimse. Derdimiz kalemimiz yettiğince çağdaş bir rönesans insanı olarak adlandırabileceğimiz Ryuichi Sakamoto’nun hikâyesine son dönemde imzası geçen birkaç çalışmaya da değinerekten bir göz atmak.Müzisyen, besteci, prodüktör, oyuncu ve aktivist gibi pek çok kimliği bulunan Tokyo doğumlu Sakamoto ana enstrümanı olan piyano ile küçük yaşta tanışıyor. Tüm akademik kariyeri boyunca olduğu gibi yüksek lisansını da (elektronik ve etnik) müzik üzerine yapıyor Sakamoto. Brezilya, Filipinler ve Japonya’nın güney doğusunda yer alan Okinawa geleneksel müziğinden etkilenen Sakamoto’nun esin kaynağı ve kahramanı...

Ryuichi Sakamoto.Async.Commmons

Uzunca diyebileceğimiz ve birkaç yıl önce kendisine konan gırtlak kanseri rahatsızlığının teşhis ve tedavi sürecini de içeren bir sessizliğin ardından gelen yeni Sakamoto albümü, müzisyenin adeta 40 yıla ve çok çeşitli alanlara, müzikal türlere ve ortak çalışmalara yayılan diskografisinin etkileyici bir özeti gibi. Çekilmemiş bir Tarkovsky filmine atfedilen parçalar Sakamoto’nun hem piyanist ve besteci olarak anlatıcı kimliğini, hem de özellikle Alva Noto ve Fennesz gibi isimlerle yaptığı işbirliklerindeki güncel ve yaratıcı tarafını iyice göz önüne çıkarıyor. Ambient ve modern klasik arasında büyüleyici bir ustalıkla dolaşan albümün genelinde (hastalığın da etkisiyle) hayatın ve ölümün sorgulandığı gergin bir atmosfer var. Öte yandan...

Elegi. Varde. Miasmah. 2009

Elektronik müziğin önemli kesişim kümelerinden birinin klasik müzik olduğunu belirtmişken, son dönemde bu tarz işler arasından sıyrılarak dikkatimi celbeden bir albümü de mercek altına yatırmak istedim. Norveçli müzisyen Tommy Jansen’in Elegi takma adıyla 2007 yılında yine aynı etiketten ( Miasmah ) yayımladığı “Sistereis” sonrası bir üçleme olması muhtemel serinin ikinci albümü olan “Varde”den bahsediyorum. Aslında “Varde” dip toplamda klasik müziğin elektronik altyapı ve kurgu üzerinde karakterini daha baskın ortaya koyan bir kompozisyona sahip. Daha ziyadesiyle bir üvertür denemesi ve hatta bir ağıt ( requiem ).Jansen diğer çalışmasında olduğu gibi bizi yine geçmişin tozlu sayfaları arasında puslu ve karanlık bir yolculuğa...