Çeşitli Sanatçılar. Babylon Unplugged. Pozitif Müzik Yapım

Geçtiğimiz sezon Babylon’da gerçekleştirilen Unplugged konserleri yeni, farklı ve yoğun ilgi gören serilerden biriydi. Elimizdeki albüm ise 2010-2011 sezonunda seri kapsamında verilen konserlerin kayıtları arasından yapılmış özel bir Unplugged seçkisi. Derlemede Ed Harcourt, James Walsh, Fredrika Stahl, Nouvelle Vague gibi yabancı isimlerin yanı sıra Athena ve Redd gibi başarılı yerli grupların da parçaları yer alıyor. Çalışma hem Babylon’daki konser kayıtlarının ilk defa bir CD’de satışa sunulması hem de seyirci reaksiyonlarının yarattığı sıcak ambiyansın kısmen mekan dışına da taşınmasıyla dikkat celbediyor. Starsailor vokali James Walsh’un “Four to the Floor”daki keyifli yorumu, Fredrika Stahl’in “Rocket Trip to Mars”ı, Nouvelle Vague’ın sıklıkla seyirciyle...

Evil Madness. Super Great Love. Editions Mego

Evil Madness karma bir grup: BJ Nilsen, Johann Johannsson ve Stilluppsteypa tayfasından oluşan ekip üyelerinin solo kariyerleri çok daha deneysel ve ambient işlerle dolu olsa da, bu projede chillwave diyebileceğimiz hafif distorsiyonlu ve bol efektli bir synthpop-electro albümüne imza atıyorlar. Oldukça çizgi dışı deneysel işlere evsahipliği yapan Editions Mego etiketi altında pek benzerine rastlanmayacak tarzdaki çalışma tüm albüm boyunca yüksek tempo, kuvvetli baslar, neşeli ritimler ve bolca dans vaat ediyor. Disko ritimleriyle bezenmiş parçalarda bir şekilde sıradanlığın ötesine geçmeyi başaran, akışkan, akılda kalıcı ve steril bir ses örgüsü hâkim. Özel olarak kulak kabartılası 11 dakikalık “Maxim's Goldfinger” âdeta albüm içinde...

Charles-Eric Charrier. Silver. Experimedia

Charles-Eric Charrier’e Silver albümünde Ronan Benoit ve Cyril Secq eşilik ediyor. Bu üçlü aslında hemen hemen albümün tüm prodüksiyon işlerinden de sorumlu ana kadro. Ek olarak albümün mastering işlemlerini Amerika’da 12k etiketinin kurucusu ve müzisyen Taylor Deupree’nin yapmış olduğunu da belirtmeden geçmeyelim. Beş ana bölümden oluşan albüm birbiri içine harmanlanmış elektronika, post-rock, doğaçlama ve özgür caz gibi tarzlar arasında kontrollü bir seyir izliyor. Bonus olarak gelen EP içinde ise açılış parçasının uzun bir versiyonu, iki parçanın remiksi ve albümde olmayan ek bir parça var. Bu ek materyalle birlikte elimizdeki dinletinin toplam süresi yaklaşık olarak 1,5 saati buluyor. Silver albümü öncelikle...

Telekinesis. 12 Desperate Straight Lines. Morr Music

Telekinesis’in (Michael Benjamin Lerner) 2009’da kendi adıyla yayınladığı ilk albümü sonrası yine Morr Music etiketiyle çıkardığı ikinci çalışmasını; dinleyeni hemen yakalamayı başaran, keyifli ve hazmı kolay melodiler üzerinden kurgulanmış bir power pop / indie rock albümü olarak özetlemek mümkün. Kısa sürelerine (12 parçalık albüm sadece 32 dakika sürüyor) ve basite kaçan şarkı sözlerine rağmen, sıcak bir vokal, kıpır kıpır gitar riffleri ve sürükleyici bir bas-davul işbirliğinde örülmüş olan parçalar arasında gezinirken, ister istemez ayaklanıp, hafiften sallanmaya başlamak istiyorsunuz. Beklenti yaratabilecek bir detaya ilişkin olarak diğer Morr Music etiketli albümlerde karşılaştığımız elektronika sosların bu çalışmada ziyadesiyle ajanda dışında tutulduğunu da belirtelim....

Saroos. See Me Not. Alien Transistor

Elemanları farklı gruplarda da aktif olarak yer alan Saroos, Almanya’dan üç kişilik bir ekip. Florian Zimmer (Iso68, Jersey), Christoph Brandner (Lali Puna, Console) ve Max Punktezahl’dan (The Notwist, Contriva) oluşan grubun ikinci albümü 2006’da gelen ilk albümü gibi, The Notwist ekibinden Micha ve Markus Acher kardeşlerin kurduğu Alien Transistor etiketinden çıktı. Birkaç parçadaki tadımlık miktarların dışında vokal kullanılmayan parçalar bir yandan elektronik efektlerle süslenirken, bir yandan da ağırlıklı olarak post-rock çağrışımlara sahip. Atmosferik yapılandırmalar özellikle elektroniklerin yerli yerinde kullanımıyla parça sonlarına doğru giderek yoğunlaşan sarmallar hâlinde kulaklarda etkileyici hazlar bırakıyor. Albümdeki tüm parçalar bir yandan usta müzisyenlerin maharetlerini sergilerken, bir...

To Mexico With Love. Meksika’ya Sevgilerle. Velvemon

Biri İngilizce diğeri de Türkçe parçalardan oluşan ve eşzamanlı yayınlanan bu iki albümün ortak noktası, ekibin alışıldık kalıpların oldukça dışında zengin bir ses, tarz ve tür yelpazesinden beslenmeleri. Başlarda klasik müzik grubu ifadelerinden kaçınan ama zaman içinde müzik yaparken birlikte takılmaktan had safhada keyif alan ekip elemanlarının, zihinlerindeki bu rahatlık parçalara da yansımış durumda. Bazen sert ve agresif, bazen oldukça eğlenceli, ara ara sakin ama en nihayetinde umarsızca ve samimî bir dille yapılan müziğin dinleyene başarıyla aktarıldığı iki albüm söz konusu burada. Ateşli bir punk parçasından hemen sonra sitar sesleri duyabileceğiniz gibi, canavar bir rock parçasından sonra pop tandanslı başka...

Cyclo. Id. Raster Noton

Raster Noton etiketinin kurucularından Carsten Nikolai (Alva Noto) ile Ryoji Ikeda’nın Cyclo projesi 10 yıl aradan sonra nefes kesen yeni bir albümle tekrar karşımızda. Glitch ve soyut elektronikanın ana çerçevesini oluşturduğu çalışmayı geleneksel müzik kavramları ile açıklamak oldukça zor. Sonik ses dalgaları, düşük frekanslar, minimal gürültü parçacıkları, sinyaller ve bunların arasından tınıların yoğrulduğu matematiksel bir düzlemde şekillenen parçalar âdeta uyuşturucu bir etkiye sahip. Ara ara yakalanan ritmik kurgular bir nebze kulakları rahatlatıyor görünse de, albüm boyunca önümüzde farklı bir dille yoğrulmuş bir şifreler bütünü var. Albümden keyif alabilmek öncelikle bu dili çözebilmek ve kulaklarımızı bu eşik noktasından öte tarafa kabartabilmekle...

Telebossa. Telebossa. Staubgold

Brezilya’dan gitarist ve besteci Chico Mello ile özellikle Kapital Band 1 projesinden tanıdığımız Nicholas Bussmann’dan oluşan Telebossa ekibinin ilk albümü, oldukça kısa süresine rağmen dinleyeni âdeta serin bir rüzgâr gibi fark ettirmeksizin derinden etkiliyor ve çarpıyor. Samba, caz ve oda müziğinin minimal bir kesişim kümesinden derlenen parçalarda özellikle Mello’nun vokalinin temizliği ve samimiyeti hemencecik ruhumuzu sarıp sarmalıyor. Aslında daha deneysel ve minimal elektronik çalışmalarıyla tanıdığımız Bussmann ise bu projede çellosuyla Mello’ya benzersiz bir arka plan hazırlıyor. Albümün odak noktasında yer alan Alman Oda Müziği geleneğini (Kammermusik), Brezilya ya da daha genel anlamıyla Güney Amerika kıtasının şarkıcı / söz yazarı kültürüyle...

Mark Fell. UL8. Editions Mego

SND ve Blir projelerinden de bildiğimiz Mark Fell, 2010 yılına son anda attığı deparla ardı ardına yayınlanan iki enfes albüm sıkıştırmayı becermiş yetkin bir prodüktör aslında. Fell’in 2010 sonlarına doğru Raster Noton etiketiyle yayınlanan Multistability albümünün hemen akabinde piyasaya sürülen yeni çalışması, sıklıkla elektronik tandanslı deneysel ve soyut işlere kapısını ardına dek açan Editions Mego etiketini taşıyor. 20 parçanın yer aldığı albümü kendi içinde üç bölüme ayrılan konsept bir çalışma olarak değerlendirmek mümkün. Melodik kurgunun olmadığı kaygan bir zeminde yeşeren bu parçaların tümünde ana omurgayı tekil bir ses tınısının oluşturduğunu görüyoruz. Üç bölümün her birinde ana kaynağı benzerlik gösteren bu...

Bjorn Torske. Kokning. Smalltown Supersound

10 yılı aşkın süredir farklı projelerde yeralan Norveçli müzisyenin dördüncü solo albümü ilk saniyesinden itibaren dinleyeni içine çekmeyi başaran çok kuvvetli müzikal çizgisiyle ve usta elinden çıktığı her hâlinden belli bir hayli zengin menüsüyle dikkat çekiyor. Torske’nin son çalışmasında albüm boyunca çok farklı türlerden nitelikli bir işçilikle rafine edilmiş esinlenmeler olduğunu görüyoruz. Modern bir dille yorumlanmış krautrock altyapısı içine yedirilmiş minik elektronik kıpırtılar, ara ara kendini hissettiren house ve dub ritimleri, bir anda sizi bambaşka bir maceraya sürükleyen bir Afrika melodisi ya da hafiften vücudunuzu sallamaya başladığınız bir funk ya da disko rüzgârı, 50 dakikayı aşan bu dinleti boyunca önümüze...