Foals.Holy Fire.Transgressive Records

Oxford orijinli Foals ismi ajandalarımıza 2008 yılındaki nitelikli işleri Antidotes ile eklenmişti. Grup 2010 yılında yayınladıkları Total Life Forever sonrası, üçüncü stüdyo albümleri Holy Fire ile çıtayı bir kademe daha yükseltmeyi başarıyor açıkçası. 2012 sonunda çıkan ve oldukça ses getiren ilk single “Inhaler”, takipçisi “My Number” gibi iki kalburüstü parçanın liderlik ettiği çalışma şimdiden yılın en iyi indie albümlerinden biri olmaya aday. Albüm boyunca melodik yapısı okkalı, değişken kimlikler sergileyen, bol katmanlı parçalar arasında kulak gezdirmek oldukça keyifli. Bu arada albümün giriş parçası “Prelude” kesinlikle arada kaynamaması gerekenlerden biri. Foals’un bir üst lige çıkabilecek kapasiteye sahip olduğunun belirgin sinyallerini taşıyan albümde son olarak “Bad Habit” ve...

Çeşitli Sanatçılar.Pop Ambient 2013.Kompakt

Köln çıkışlı Kompakt etiketi 2001’den bu yana her yılın başında “Pop Ambient” derlemesi yayınlamayı güzel bir adet haline getirdiğinden her daim takipçisiyiz açıkçası. Derlemenin 2013 versiyonundaki ağır toplar Kompakt’ın kurucu tayfasından olan Michael Mayer ve Wolfgang Voigt’la birlikte, “ambient” dendiğinde içimizde başka rüzgârlar estiren Marsen Jules ve dub etkileşimli daha minimal techno işlerinden aşina olduğumuz Mikkel Metal. Derlemelerde ilk kez kendine yer bulanlar arasında ise Leandro Fresco, Matias Aguayo ve Jörg Burger gibi isimler var. Ziyadesiyle sonbaharı çağrıştıran, gri tonların hâkim olduğu çalışma yine de kendinizle başbaşa kalmak istediğiniz gece yarıları için nefis bir arka plan vaat ediyor. Son birkaç...

Studio Pankow.Linienbusse.City Center Offices

Kontrast’ın “plase” seçkisi genellikle önceki yıllarda yayınlanmış ve ajandalardan kaydı düşmüş çalışmalar arasından bizce “kalbur üstü” statüsüne girenlere tekrar mercek tutuyor aslında. Linienbusse de ardında sadece tek bir stüdyo albümü bırakan üç önemli ismin bu ilgiyi hakeder nitelikteki bir çalışması. Berlin’deki metro duraklarının isimlerini taşıyan parçalarda hayalsi bir dünyanın perdeleri aralanıyor adeta. Gevşek tekno ritimleri arasına döşenmiş dub etkileşimli minimal elektronik oynamalar baştan sona keyifli ve sakinleştirici bir dinletiyi garanti ediyor. Ara pasajlarda tempo düşer gibi olsa da güçlü bir ambient arka plan her daim kulağınızı teslim edebileceğiniz bir konfor alanı sağlıyor. Özellikle dub techno severlerin mutlak suretle tekrar gözden...

Ulrich Schnauss.A Long Way To Fall.Matador

2000’lerin başında Berlin menşeili City Center Offices etiketiyle çıkardığı çalışmalarıyla aklımıza kazınan yetkin elektronik müzik prodüktörü Ulrich Schnauss, kabaca beş yıllık bir aranın ardından nefes kesen bir çalışmayla geri döndü. Bugüne dek shoegaze estetiğini elektronik müziğin kendi parametreleriyle yorumlayan çalışmalar yaptığını belirten Schnauss, bu beş yıllık dönemde müziğine de farklı bir yön çizmesi gerektiğine karar vermiş. Elimizdeki albüm çok daha kompleks yapılar barındıran, melodik açıdan daha zengin ve incelikli bir prodüksiyon becerisinin yansımalarını içeriyor. Bu nedenle komple etkileyici bir elektronik müzik çalışması olmasına rağmen, pek çok parçada adeta arkada bir grup çalıyormuş hissiyatına kapılmamız da boşuna değil.Tüm bu bol katmanlı...

New Order.Lost Sirens.Rhino Records

Müziksever olup da içinden bir şekilde Joy Divison ve/veya New Order geçmemiş bir güzergah bellemiş olan sayısı ziyadesiyle azdır muhtemelen. Özellikle basçı Peter Hook’un gruptan ayrılmasıyla uzunca bir süre sessizliğe bürünen New Order ekibi toplam süresi ancak 40 dakikayı bulan; altısı yeni, biri remiks ve bir diğeri de 2011’de yayınlanmış toplam sekiz parçadan oluşan bir mini albümle tekrar sahnedeler. Ancak albümdeki “yeni” parçaların 2005 çıkışlı Waiting For The Sirens’ Call sırasında üretilen ek materyaller olduğu düşünüldüğünde, çalışmayı komple yeni olarak adlandırmak da, yeni beklentilerle değerlendirmek de çok mümkün değil aslında. Lost Sirens, önceki albümlere kıyasla Bernard Sumner’ın bir adım daha...