AGF / Delay. Symptoms. Bpitch Control. 2009
Müzikal ajandamıza yılın ilkyarısında Bpitch Control ( Ellen Allien ablamızın ve şürekasının yayın merkezi ) etiketiyle düşen çalışma, çokça lakap sahibi Fin Sasu Ripatti ( aka Vladislay Delay, Luomo, Conoco, Sistol, Uusitalo ) ile aynı zamanda eşi de olan Antye Greie-Fuchs’un 2005 tarihli “Explode” albümü sonrası ikinci ortak üretimleri. Elektronik müziğin tatbiki coğrafyasının farklı bölgelerinde sıklıkla adından sözettiren çalışmalara imza atan ikiliden Sasu Ripatti’yi ziyadesiyle Vladislay Delay ve Luomo ( bu isimle birkaç yıl evvel Phonem by Miller kapsamında Babylon’u da ziyaret etmiş ve eklektik bir minimal deep/tech house seti çalmıştı ) adıyla yaptığı çalışmalardan hatırlıyoruz. AGF ise sanıyorum ki az sayıda özel takipçisi dışında ülkemiz sınırları içinde gerektiğince ve yeterince bilinmiyor. Aslında bu çok yönlü sanatçının eylem kulvarı etkileyici derecede kalabalık ve bunu web sitesinde özetleyen cümleyi ingilizce olarak alıntılamakta bir beis görmüyoruz: AGF alias Antye Greie is an East German singer and digital songwriter, producer, performer, e-poet, calligrapher, digital media artist known for artistic exploration of digital technology through the deconstruction of language and communication within music and abstract poetry that occurs within sound. Fazla söze ne hacet!.
12 parçadan oluşan albümde AGF’nin konuşma / fısıldama arasında gidip gelen hipnotik ve şiirsel vokal kullanımının yanısıra şarkı sözlerinin de belirleyici bir rolü olduğunu belirtmeliyiz. “Symptoms”, “Get Lost, “Outbreak”, “Connection”, “Smile Away” gibi parça isimlerinde de kendini gösteren ve günümüz dünyasına eleştirel bir bakışı da içeren albümde küreselleşme, kapitalizm, teknoloji, paranoya, uzaklaşma gibi kavramlar etrafında üretilen genel bir anti-ütopyan refleks olduğunu görüyoruz. Bu çerçevede titizlikle minik yorumlar halinde şarkı sözleri arasına iliştirilen insanlık, teknoloji ve topluma ilişkin aforizmalar dikkate değer nitelikte. Örnekse açılış parçası “Get Lost” içinde geçen “lost my sustainability”-“lost my voice of reason”-“give me something I can hold / so I can get lost a little further” gibi. Yada devamındaki etkileyici parça “Connection”daki “I hear your tiny voice / via some satellite phone / one I don’t own / one I don’t know / who owns my connection to you” gibi. Ve hatta “Outbreak” isimli parçadan alıntıladığımız “I am no longer following the concept of empathy”, “we eat the same shit / we shit the same color” gibi. Birçok parçanın şarkı sözlerine www.agfdelay.com adresinden ulaşmanız mümkün bu arada. Albüme adını veren parçadan da bir cümle ekleyelim en son : “I felt paranoid at reception desks, I felt robbed at security checks”…
Solo çalışmalarında daha deneysel kıvılcımlar saçan ikilinin çalışmasında dub / tekno ritimleri içerisine yedirilmiş soyut elektronika parçacıkları ile ilerici bir popun lirik yansımalarını görüyoruz. Ritmik yapıdaki aksak kurgu zaman zaman güç takip edilir bir kıvam oluştursa da AGF’nin vokallerinin adeta sterilize edici özelliği bu zorluğu aşmamıza yardımcı oluyor. Orta sertlikte ve mayhoş bir havada süregiden çalışmada yüksek temposuyla dikkat çeken “Downtown Snow” aynı zamanda AGF’nin Alman soslu İngilizcesiyle de keyif veriyor. Yine aforizma derseniz “look, don’t touch / listen, don’t talk / smashed up sanity / smashed up integrity” derim. Albümde ikilinin farklı bir müzikal / kavramsal dil yarattığından da bahsedebiliriz; ilk dinlemede ılımlı, davetkar ve heyecan uyandıran ama detaylara hakim olmak için birkaç ek dinlemeyi gerektiren ve dinledikçe daha da sarmalandığınızı hissettiğiniz soyut bir dil. Bunda AGF’nin ( en az Cocteau ikizi Elisabeth Fraser denli etkileyici bir sesi olduğunu düşünmekteyiz ) sıradan gibi gelen ama derinlikli ve etkileyici vokal tarzının huşu içinde tüm parçaların omurgasına adeta yapışmasının da etkisi var elbette.
Apokaliptik, karmaşık, endişe uyandıran ve belki de histerik bir dünyanın içedönük bir yorumu “Symptoms”. Bu içedönüklük ve kapalılık hali nedeniyle çalışmanın eleştiriye açık tek eksiği de tedaviden öte semptomlar üzerinden bir ilişki kurguluyor olmasında yatıyor. AGF’nin didaktik, erotik, maskülen/feminen, uhrevi gibi uçlarda dolaşan vokal tarzının ustalıkla geliştirilmiş bir işitsel altyapı üzerine eklemlendiği çalışmada, AGF ve Delay’in diğer projelerinden daha farklı bir müzikal dilin bizi beklediğini de belirtelim. Umarım ki AGF Delay’li yada değil daha da gecikmeden yurdum sınırları içinde de yankı bulur ve biz de bu önemli ismi canlı seyretme şansını yakalayabiliriz.
Bir yanıt yazın